Çılgın şeyler düşünmek hoşuma gidiyor. Bilmiyorum ama normal şeylerin dışında şeyler hayal etmek, eğer olursa sonrasın da neler yaparım diye düşünmek inanılmaz haz veriyor bana. Yine günlerden bir gün işten eve giderken bu tür düşüncelerle boğuşuyordum. Neler mi bunlar? Durun bir kaçtanesi sizinle de paylaşayım.
Metroya binerken normalde eğer kapının kapanmasını engelleyecek bir durum oluşursa kapı yeniden açılır ve sonra tekrar kapanmayı dener. Ama benim düşünce sistemim de bu yok tabii. Kapı acılıyor binenler biniyor tam kapanırken birisi binmeye calısıyor ama kapı kapanmaya calıstıgı için binemiyor ve orada kapı o kişiyi iki parçaya bölüyor. Her taraf kan revan. Ama bu olay o kadar normal karşılanıyor ki çevrede ki hiç kimse anormal bir durum gibi karşılamıyor.
Vapur iskeleye yanaşır ve yolcular yavas yavas iskeleye inmeye başlar 1.. 2.. 3.. derken vapur tam bu sırada inanılmaz bir şekilde geriye doğru gider ve iskeleden biraz uzaklaşır. Karşıya geçmeye çalışan o şanslı kişi vapurun önünden aşağıya düşer ve vapur tekrar eski yerine gelmek için ileri doğru hareket eder. (lütfen bu anı kafanızda canlandırın) Adamın çığlık sesleri arasında ezilmesi ve sessizce denizin derinliklerine doğru süzülmesi.
Kalabalık ve sıcak bir gün. Kırmızı ışık yeşile döndü ve karşıya geçtin. Ama o anda garip bir his beyninden vücuduna doğru süzülmeye başladı. Seninde anlayamadığın bir şekilde orada yere yığıldın. Çevrede ki insanlar bi anda etrafını sardı. Kimisi ben akrabasıyım, arkadaşıyım filan diyerek yanına yaklaştı ve kalabalıktan yararlanarak telefonunu ve cüzdanını(çantanı) gizlice aldı. Kendine geldin, herşey yolunda ama birşey eksik! Telefon ve cüzdan(çanta) yok. Bu durumda neler yaparsın? Cüzdanda(çantada) kredi kartları var. Telefonunda faturalı. Evet sağlıktan önemli değil ama burada ki felakat senaryosunun amacı farklı. O anda yapman gerekenler ve ayıldıktan sonra ki davranışların benim için önemli olan..
İnternetle içli dışlı birisin. Onlarca sitede üyeliğin var. Her sabah olduğu gibi yine bir sabah bilgisayarını açıyorsun ve giriş ekranında ki şifreyi giriyorsun ama yanlış olduğunu söylüyor. Defalarca denemene rağmen açılmıyor. Ne yapıp edip bi şekilde açıyorsun window’u maillerimi kontrol edeyim diyorsun ama şifre yanlış diyor. Oysa her gün girdiğin şifreyle aynı. MSN, facebook, friendfeed, senin için değerli olan siteler, online bankacılık bilgilerin.. Neredeyse üye olup girmen gereken tüm sitelerde şifren yanlış diyor. Ne yaparsın?
Devam edecek..
İnanır mısın, bugün şifrelerim kaybolursa ne yaparım ben diye düşünüyordum. Hala şifrelerimi yedeklememiş olmam ise ayrı bir konu. İlyas sen bir kehanetçisinde bizim mi haberimiz yok ?
Ben bunları düşüne düşüne paranoyak oldum çıktım resul : )
Ama bir de bu felaket senaryolarını şöyle düşünmeyi dene İlyas’cım;
*Metronun kapısı insanları iki bölüyor olsaydı hiç kimse son anda binmeye çalışmayacak ve her şey düzenli ve işler yolunda gidecekti. Erken binmek için birbirlerini itekleyen, rahatsız eden, sapıklık yapan adamlar olmayacaktı..
*Yolcuları inerken vapura sahip çıkamayan kaptan işinden olacaktı (belki daha da kötüsü tazminat falan) ve bundan sonra kaptanlar daha dikkatli olmayı deneyecekti..
*Eğer aniden rahatsızlanır da kendine geldiğinde soyulduğunu farkedersen yapacak pek fazla bir seçeneğin yok gibi.. kartlarını iptal ettirirsin, faturalı telefonunu da aynı şekilde.. Yok ben İlyas’ım farklı bir şey yapmam gerekiyor diyorsan avazın çıktığı kadar çığlık atabilirsin -ki bu numara pek yemez- yada lanet edersin alan kişi için onun da başına aynı şeyler gelebilir.. :))
*Son olarak internette ki tüm şifrelerini kaybedersen senin için yaşamanın pek de bir anlamı kalmamış olur zaten.. İnternete tövbe edip inzivaya çekilebilirsin yada şifrelerini -ölü yada diri- bulup getirene ödül verecem diye ilan verirsin.. :)) olmaz mı..
benim aklıma gelenler bunlar..
Tunahancığım,
Olaylara güzel yaklaştın ancak ben durumu biraz daha sadistçe ele almıştım : )
herzamanki gibi akşam 5 te işten çıktın. evine geliyorsun. arabayı park ettin, anahtarınla binanın kapısını açtın, merdivenleri çıkıyorusn.. damla damla kanlar var etrafta, birinin burnu kanamış diye düşünüyorsun. o da ne? evin kapısı aralık, yavaşça içeri süzülürsün ve odaları dolaşmaya başlarsın. banyoda bir ceset!
sabah trafikte tartıştığın, tehdit ettiğin o adam. üstelik tartışmayı polis sayesinde kesmiştiniz.
ozaman ne yaparsın?
Hımm… Bu durum giderek eğlenceli bir hal almaya başladı =)
Adam yaşıyor mu diye bakarım hemen. Eğer yaşamıyorsa üzerinde kimlik ararım. Gerçekten trafikte ki adam mı diye emin olmak isterim. Emin olduktan sonra hiçbir şeye dokunmadan polis’e haber veririm ve o gün gelişen olayları polise anlatırım.
Ya da (daha sadist düşünmem gerekirse)
Trafikte zaten canımı çok sıkmıştı. Daral gelmişti o derece yani. O an şu adamı bi öldürsemde rahatlasam demişimdir mutlaka ve ölü olarak banyo’da görünce sevinirim (aman Allah’ım ben neler söylüyorum!) Daha sonra adamı banyo’da doğrarım parça parça edip her gün bir parçasını uzak bir çöp kutusuna atarım. Bu şekilde hem adamdan kurtulmuş olurum hemde heyecan olmuş olur.
NOT: Ya da kelimesinden sonra yazılan herşey “tamamen” hayal ürünüdür. Lütfen aynı durumla karşılaştığınızda böyle bir şey yapmayın : )