Melekler ve şeytanlar
Cuma günü sinemadaydım. Sayfalarını büyük bir heyecanla çevirdiğim melekler ve şeytanlar (angels & demons) kitabının sinemaya uyarlanmış hali gösterimdeydi. Da vinci şifresi (the da vinci code) ‘nin de yazarı olan Dan Brown ‘un eserinden sinemaya uyarlanan bu ikinci filmi izlemeye değer gerçekten. Sürükleyici bir konu, esrarengiz ve tarihi olaylar, komplo teorilerini sevenlerin daha çok hoşlanacağı bir film: Melekler ve şeytanlar.
Da vinci şifresinde de yaşadığım o hayal kırıklığını melekler ve şeytanlar filminde de yaşadım. Neden bilmiyorum kitaptan sinemaya uyarlanan filmler kitapta ki o tadı vermiyor. Belki de sinema süresinin kısıtlı olması, mekan ve oyuncu seçimleri bu unsuru etkiliyordur. Özellikle filmin sonunda ki vay canına adam çok kurnazmış dediğiniz sahneleri kitapta okurken sayfaları nasıl çevirdiğinizi bile anlamıyorsunuz. Ama sinema da bir eksikliğin olduğunu fark ediyorsunuz. Diyeceğim şu ki; kitaptan sinemaya uyarlanan filmlerin kitabı okurken verdiği o heyecan ve tad tam anlamıyla yok.